Hayat, toplumun dayattığı bir plana göre işler bir çoğumuz için…
Okula başlamak,
Üniversite kazanmak,
Mezun olmak,
İş sahibi olmak,
Evlenmek,
Çocuk sahibi olmak…
Toplumun ve hayat şartlarının dayattığı bu yolun dışında, başka bir yoldan gitmeyi düşünmek neredeyse imkansızdır. Bunu yapmaya çalışsanız bile, yolunuz diğer yol ile bir gün mutlaka çakışır. Çünkü iyi bir okuldan mezun olmadan, iyi bir iş sahibi olmak; yerleşik bir hayata geçmeden, çocuk sahibi olmak, hedefe giden yolda, sahip olunan şartları zorlayan unsurlardır…
Bu planlı yoldan yürümek kötü bir şey değil tabi ki. Kötü olan, bu sırayı mümkün olan en kısa zamanda başarmak zorunda bırakılmamız.
Daha 6 yaşında, oyuna doymadan okula başlamak zorunda kalan çocuklarımızın, okul hayatı süresince üniversite kazanma kaygısına anne-baba tarafından düşülmesi ve çocuğa da bu bilincin aşılanması, yetmezmiş gibi iyi bir bölüm kazanma beklentisi, mezun olunca hemen bir iş bulmak zorunda hissettirilmesi, sonrasında aile kurup, çoluk çocuğa karışması gerektiğine dair dayatmalar…
Hepsi bu planın bir parçası. Nefes almaya bile zaman olmadan, bu planlı kısırdöngünün dışına çıkmak neredeyse imkansız gibi.
Kimse çocuğunun daha üniversite sınavına girmeden iş kaygısı yaşamasını istemez, kimse yapmak istemediği bir işte ya da yaşamak istemediği bir şehirde sıkışıp kalmak istemez. Aslında, çoğumuz sadece mevcut durumumuzdan en iyi şekilde yararlanmak ve yaptığımız seçimlerden memnun olmak istiyoruz.
Yaşadığımız hayat, tercih ettiğimiz seçimlerin sonucu.
İyi ya da kötü…
İyi bir hayatınız varsa şanslı ve akıllı seçimler yapmışsınızdır. Ama kötü olduğunu düşündüğünüz hayatınızda, başkalarının hayali olabilir.
O yüzden sadece anı yaşa ve olabildiğince mutlu olmaya çalış.
Elinize sağlık. Çok güzel bir yazı. Başarılar diliyorum.